Geri
'Üzerlerinde bir sevgisizlik kabuğu taşıyan orta zekâlılar, toplumdaki saygın yerlerini koruyabilir, insanların yaşamları hakkında kararlar verebilir, hepimizi yönetebilir…' Kimi şiir dizeleri, besteleri ile Türkiye toplumunun söz dağarcığına kalıcı izler bırakmayı başaran usta edebiyatçı Zülfü Livaneli, bu kez, yakından tanıdığımız bir ifadenin kâşifi olarak karşımıza çıkıyor: Orta Zekâlılar Cenneti.Orta Zekâlılar Cenneti, ilk yayımlanışının üzerinden geçen onyıllara rağmen 'orta zekâlı'ların genişleyen alanını ve yozlaşan toplum değerlerini hâlâ net bir şekilde anlatıyor. İnsan soyunu türlü dertlere sürükleyen muktedir 'orta zekâlı'ların hikâyesini bir de Livaneli'nin sürükleyici anlatımından dinliyoruz. Zülfü Livaneli, pek bilgili olmasalar da kurnaz ve uyumlu olarak hayatın her alanına sinen 'orta zekâlı'ları, eleştirel bir yolculuğa çıkarıyor.Bu kez kaidelere ve geleneksel kabullenişe direniyor, hesaplaşıyor ve hatta 'putları yıkıyor'. Sanatı güzellik yaratmanın ve kendini ifade etmenin bir biçimi olarak gören ünlü sanatçının, düşünme ve paylaşma uğraşına tüm okurlar davetli… Ve elbette bu davet, içinde bulunduğumuz durumun tüm yanlarını açıkça ortaya koyuyor. (Tanıtım Bülteninden)
Son iki gündür elimden düşürmeden okuduğum İntihar Dükkanı’nı bu sabah bitirdim. Zihnimde karanlıkla ışığın iç içe geçtiği, hüzünle umudun el ele yürüdüğü bir hikâye kaldı.
Jean Teulé, bu kitabında okuyucuyu ironik bir karanlığın içine çekiyor. Tuvache ailesinin işlettiği "intihar dükkanı" ölümü seçmiş, hayattan umudunu kesmiş insanların son alışverişlerini yaptığı bir yer..
Zehirler, ipler, tıraş bıçakları, hatta "özel intihar paketleri" satılıyor.
Dükkanın kuralları net: burada gülmek yasak, umut etmek yasak, olumlu bir söz söylemek yasak. Çünkü buraya gelenler yaşamak değil, ölmek istiyor.
Dükkanı işleten Tuvache ailesi –Karı koca ve üç çocuk –karamsarlığın hâkim olduğu bu dünyanın temsilcileri. Ailenin en küçük çocuğu Alan ise bu karanlık dünyanın ortasına doğmuş bir ışık. Her şeye rağmen gülüyor, hayal kuruyor, insanlara içlerindeki güzellikleri hatırlatıyor adeta karanlığa inat doğmuş. Çölde açan bir çiçek gibi ışıldıyor.
Kitap boyunca karanlık bir mizah var ama aynı zamanda çok ince bir mesaj: "Hayat ne kadar zor olsa da bir tebessüm, bir umut tohumu her şeyi değiştirebilir.." Kitabın sonunda aile umutla dolmaya başlıyor, dükkânı kapatıp bir krep restoranı açacaklarını öğreniyoruz. Fakat Alan, en umutlu karakter olmasına rağmen, kendini boşluğa bırakıyor.
Bu zıtlık, da kitabın en sarsıcı kırılma noktası oluyor.
Karanlığın içinde umut, umudun içinde de karanlık vardır.
Önemli olan hangisini büyütmeyi seçtiğimizdir.. 🌸
Detaylı İnceleme
Jean Teulé, bu kitabında okuyucuyu ironik bir karanlığın içine çekiyor. Tuvache ailesinin işlettiği "intihar dükkanı" ölümü seçmiş, hayattan umudunu kesmiş insanların son alışverişlerini yaptığı bir yer..
Zehirler, ipler, tıraş bıçakları, hatta "özel intihar paketleri" satılıyor.
Dükkanın kuralları net: burada gülmek yasak, umut etmek yasak, olumlu bir söz söylemek yasak. Çünkü buraya gelenler yaşamak değil, ölmek istiyor.
Dükkanı işleten Tuvache ailesi –Karı koca ve üç çocuk –karamsarlığın hâkim olduğu bu dünyanın temsilcileri. Ailenin en küçük çocuğu Alan ise bu karanlık dünyanın ortasına doğmuş bir ışık. Her şeye rağmen gülüyor, hayal kuruyor, insanlara içlerindeki güzellikleri hatırlatıyor adeta karanlığa inat doğmuş. Çölde açan bir çiçek gibi ışıldıyor.
Kitap boyunca karanlık bir mizah var ama aynı zamanda çok ince bir mesaj: "Hayat ne kadar zor olsa da bir tebessüm, bir umut tohumu her şeyi değiştirebilir.." Kitabın sonunda aile umutla dolmaya başlıyor, dükkânı kapatıp bir krep restoranı açacaklarını öğreniyoruz. Fakat Alan, en umutlu karakter olmasına rağmen, kendini boşluğa bırakıyor.
Bu zıtlık, da kitabın en sarsıcı kırılma noktası oluyor.
Karanlığın içinde umut, umudun içinde de karanlık vardır.
Önemli olan hangisini büyütmeyi seçtiğimizdir.. 🌸
Henüz alıntı eklenmemiş.